Homecoming 2024

Çocukluk arkadaşlıkları, zamanın üzerimize yüklediği maskelerden, rollerden ve statü kaygılarından bağımsız. O yaşlarda, henüz kendimizi bir yere konumlandırma çabası içinde değil iken; kimsenin CV’si, banka hesabı, sosyal statüsü yok iken, varolan sadece saf duygular, karakterler, olup bitenler, oyunlar ve saklambaçlar iken…

Sonradan edindiğimiz ilişkilerde ise çoğu zaman insanları bir çerçevenin içine koyuyoruz sanki. Veya kendimizi onların çerçevesinde bir yere oturtmaya çalışıyoruz. Kıyaslar başlıyor kafalarda. Kimin nasıl biri olduğunundan ziyade, ne olduğu, ne kadar kazandığı, hangi çevrede bulunduğu gibi şeyler daha çok meşgul ediyor beynimizi gibi.

Ancak çocukluk arkadaşlarımızla olan bağımız, zamanın ötesinde bir şey. Ne kadar değişirsek değişelim, onlarla bir araya geldiğimizde aslında o çocukluklarındaki saf halleri ile buluşuyoruz. Belki farkında bile olmuyoruz bunun, belki zamanın getirdiği katmanlar hala biraz biraz iş başında. Ama ta derinlerde duruyor hala, zihinlerimiz daha körpe ve ufacıkken kazınmış hallerimiz. Çok zaman almıyor bu derinlere dalmamız. Bazen bir şakaya bakıyor, bazen bir hikayeye, bazen sadece bir bakışa. Ve çocukluğumuza dönüyoruz birden. Hiçbir şey değişmemiş gibi aynı yerden devam ediyoruz. Bir zaman yolculuğu kafası yaşatıyor bu dostlar zihnimize adeta bedavadan.

Tanrının Yolları EP

30 Nisan 2024 tarihine hedeflenmiş ufak bir EP’dir.

Hiç emin olmasam da çıkarıp atmam gereken bir yüktür. Demo hallerini değiştirmeye, üzerinde oynamaya hiç cesaret edemediğim deneysel kayıtlardan oluşan bir çalışmadır. Rick Rubin Creative Act kitabında bu fenomeni “demo-itis” olarak tanımlıyor. Ben “demoizm” kelimesini daha uygun gördüm (hani körü körüne demoya bağlanmak anlamında; fanatizm gibi). Her neyse, olay şu: bir demo kaydediyorsun. Kaydettikten sonra oturup zırt pırt dinliyorsun onu. Gerek kendini pohpohlamak için, gerek şarkı sözü yazmak için (fakat en çok kendini pohpohlamak için). Sonra kulağın alışıyor bütün aranjmana, her sese, her bir detaya. Bazen kaydettiğin dandik vokal kayıtlarına bile. Sonra hiçbir noktasına dokunmaman gerekiyormuş gibi geliyor. Sanki bir yerini değiştirsen şarkıyı bozacakmışsın gibi. Halbuki belki de geliştirilebilecek ve yontulacak o kadar şey var ama sen kilitlenmişsin bu haline.

Bazen de ne kadar yontarsan yont en iyi hali o ilk kaydettiğin demo oluyor. Böyle belirsiz bir şey sanat. Formülsüz ve kalıpsız. Zor o yüzden. Belki de en zoru tüm uğraşların.

Yapay Zeka ile Oluşturulan Sanat Eserleri

Yapay zeka yardımı ile şarkılara kapak ararken gayet ilginç görseller çıkıyor arada. Diffusion Bee ile elde ettiğim bazı sonuçları paylaşmak istedim. Prompt şu: dead human bodies in blood floating in empty space, music artwork, minimalist, perfect composition, dark, melancholic.